Sayfalar

8 Nisan 2010 Perşembe

Para var Huzur Yok


Evliliklerinin 25’inci yılında Karayip tatiline çıkan avukat çift, bavulları Londra’da unutulunca dünyanın en lüks gemisinde sefalet yaşadı. Çift, dönüşte British Airways’den 13 bin TL tazminat istedi

Yüksel KOÇ/ AHT

İSTANBUL’daki Develioğlu&Dağ Hukuk Bürosu’nun sahipleri olan Avukat Yonca Develioğlu Dağ ile Marmara Üniversitesi Ticaret Hukuku öğretim üyesi eşi Dr. Mustafa Üner Dağ, evliliklerinin 25’inci yıldönümünü kutlamak için Karayip Adaları’nda eşsiz bir tatil planladı. Bu rüya tatilin varlık içinde yokluğa dönüşeceğinden habersiz çift, dünyanın en lüks ve büyük 15 yolcu gemisinden biri olan Holland America Line Şirketi’ne ait 2 bin 104 kişilik Eurodam gemisini seçti.

RÜYA GEMİDE SEFALET
9 -16 Ocak 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan, Miami’den başlayıp Miami’de bitecek yolculuk için de 8 Ocak’ta British Airways’in İstanbul-Londra-Miami seferini yapan uçağına bindi. Dağ çifti, Miami’de indiklerinde ise iki bavullarının Londra’da unutulduğunu öğrendi. British Airways’ın yetkilileri, bavulları Miami’de gemiye binmeden yetiştirme taahhüdünde bulundu.
Beklenen bavullar limana yetiştirilmedi. Bavullarına kavuşacakları umuduyla Miami’de alışveriş yapmayan Dağ çifti, gemiye İstanbul’dan çıktıkları elbiselerle binmek zorunda kaldı.
Elbiselerini yıkayıp yıkayıp yeniden giymek zorunda kalan, hatta kurumaları için odalarından çıkamayan çift, smokinleri ve gece elbiseleri olmadığı için gemideki 8 restoranın 7’sine alınmadı, kaptanın verdiği baloya katılamadı, mayoları olmadığı için havuz ile saunaya giremedi. Gemideki 2 bin yolcu krallara lâyık tatil yaparken, sefalet yaşayan Türk çift, bavullarını unutan British Airways’e 13 bin liralık tazminat davası açtı.

Kaynak www.habertürk.com

Bu olay tam bir para var huzur yok olayıdır, yani kendinizi onların yerine bir koysanıza, sen git dünyanın en romantik olaylarından birini yap ama senin de fıkra gibi haberini yapsınlar. Değil 13bin 113bin alsalar en fazla artistlik yaparlar ama ben ne zaman isimlerini duysam hafif bir tebessüm yaşarım kendi çapımda. O değil gemiye o kadar para ver seni restoranta, baloya almasınlar, hani buna mı üzülürsün, kıyafetlere mi üzülürsün? Gemi tamamen Türk olsaydı biri acır bir iki t-shirt falan verirdi bence. Hani bana sorsanız sen bir şeyler verir miydin diye, yani ben adamı öyle görsem gece gündüz tırsardım ne bu şarapcı mı diye ama sonradan eşi falan da aynı olunca gider konuşurdum adamla, ya da öyle sanıyorum :D

5 Nisan 2010 Pazartesi

Yabancı Diller Ne Kadar Yabancı Acaba?



Hani videoda da gördünüz bazı yabancı sözcüklerin okunuşu veya bir araya geldiklerindeki okunuşları kendi dilimizde çok daha değişik anlaşılabiliyor, yani sokakta biri küfür etse gülmezsiniz ama itiraf etmeliyim ben bu teyzeyi izleyince baya bi gülmüştüm, ki eminim sizde de en kötü bir tebessüm yaratmıştır. Şimdi siz bu teyzenin konuştuğuna nasıl yabancı dil dersiniz teyze bildiğiniz Ankara'daki otobüs ve doğalgaz zammını protesto etmiş, yani artık bizden biri haline gelmiş. Bu teyze yarın bigün japonca gibi konuşarak "otobüslere bedava binecem" dese hiç şaşırmam çünki artık o bizden biri. Hani klasik vardır ya almanlar çüz der bizimkiler çüş anlar ve kızarlar ve bunun üzerine espriler türer şakalar oluşur falan filan, yaa arkadaş adam ne bilsin çüşü müşü. Acaba onlar da biz konuşurken böyle gülüyorlar mıdır? mesela biz "enes" (an *ss) derken ya da "fakat" (f*ck at) kim bilir?

3 Nisan 2010 Cumartesi

Gizli kahramanlar !!!


Çocukluktan ergenlik çağına kadar hepimiz şöyle yada böyle bir çizgi filmi sıkı takip etmişizdir.Laf aramızda ben hala takip ediyorum:)) Bu çizgi filmlerin kahramanlari birbirinden farkli özelliklere sahipti; kimisi uçuyodu,kimisi süper güçlere sahipti, kimisi böcek gibi hareket edebiliyordu, kimisi de bunlarin dışında tamamiyle robottu. Bu özellikleri sayınca birçoğumuz tahmin etmiştir kahramanlarımızı! (Kahramanlarımızın isimleri okurken giydikleri kıyafetleri de gözünüzün önüne getirirseniz iyi olur.) Örümcek adam, süpermen, he-man, transformers(özellikle optimus prime), Kaptan Amerika ve belki aklıma gelmeyen "bu özelliklere" sahip bir yığın kahraman. Konuyu nereye bağlamak istediğim heralde az buçuk belli olmuştur:) Şu an süper güç konumunda ki toplumların alemleri(bayrakları) ile kahramanlarımızın kıyafetlerinin ortak özelliği:) Bilinç altımıza yer eden çocukluk kahramanlarımızın aslında bize aşıladığı şey şuydu: mavi ve kırmızıyı bir arada görürsen korkma, bu renkler sana barış, demokrasi ve huzur getirecektir. Korkun hırsızlar, üç buçuk atın alçaklar, size demokrasi ve barış getirdim=)

2 Nisan 2010 Cuma

‘Sakin ol Aynes!’


Futbol Federasyonu’nun Tam Saha Dergisi’nde yer alan bir hakem anısı herkesi çok güldürdü.

Olayın kahramanı yardımcı hakem Nihat Mızrak; maç, Denizlispor-Fenerbahçe...
Bilindiği gibi, maç formalarında eskiden futbolcu adlarının yazıldığı bölümde reklam alma uygulaması başladı. Denizlisporlu oyuncuların sırtında da Aynes reklamı bulunuyor. Bu maçta diğer yardımcı, “Aynes ayağını kaldır, kramponuna bakayım” diyor. Bu sırada yanlışlık fark ediliyor, karşılıklı gülüşme oluyor.
Ancak Mızrak bu yanlışlığın farkına varmıyor. Maçın son dakikalarında bir karışıklık oluyor, Mızrak devreye giriyor: “Aynes, Aynes, dur... Sakin ol.” İçinden de, “Yahu bu kadar uyarıyorum bu oyuncu beni neden umursamıyor” diye düşünüyor.
O sırada diğer yardımcı telsizden, “Nihat ağabey, Aynes oyuncunun ismi değil, forma reklamı!”

kaynak www.milliyet.com.tr

Valla fıkra gibi derler ya aynen öyle, burdan oturup hakemleri eleştirecek değilim ama doğabilecek trajedilere bir iki örnek vermeden de geçemeyeceğim. Düşünün iki ayrı futbolcu sarı kart görse ikinci sarı kartı gören oyundan atılacak, hadi onu geçtim adam sahayı terk ettikten sonra hakem sonraki pozisyonda bi bakacak aynes sahada, valla maçı tatil eder adamı tutamazsınız. O değil aynes cezalı duruma düşeceğinden bir sonraki maça çıkaracak oyuncu bulamayacaklar. Ama bu konuda tek kazanan var aynes, artık hakemler bu reklamı hiç unutmazlar, heyyy eti heyyy ülker gel buraya :D
 
Copyright © Her Şeye Yorum